Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 1950 yılından bu yana 7 Nisan tarihini Dünya Sağlık Günü olarak kutlamaktadır. Örgüt 1995 yılından bu yana da Dünya Sağlık Günü’nü özel bir konudaki farkındalığı artırmaya adamaktadır. Bu yılın konusu ise bütün dünyada en önemli sağlık sorunu hâline gelmiş olan depresyon ve sloganı da “Haydi Konuşalım” (Let’s Talk) olarak belirlenmiştir. WHO, Ekim 2016’dan bu yana bu slogan çevresinde çalışmalar yürütmüştür.
WHO’nun geçtiğimiz haftalarda yayınladığı 2015 yılına ait son veriler, bütün dünyada 300 milyonu aşkın insanın depresyondan muzdarip olduğunu ortaya koymaktadır ve depresyon insanların hayatını normal bir şekilde sürdürmesinin önündeki bir numaralı engel durumundadır. Depresyondaki kişilerin %81’i düşük ve orta gelir grubu ülkelerde yaşarken, bütün yaş gruplarını etkileyebilen bu rahatsızlık kadınlarda daha çok görülmektedir. Depresyonun belki de en korkutucu yanı ise genç ölümlerinde kendisini göstermektedir. WHO verilerine göre ileri depresyona bağlı intiharlar 15-29 yaş grubunda en büyük ikinci ölüm nedenini oluşturmaktadır. Depresyonun ayrıca birçok ruhsal ve fiziksel hastalıkla ilişkili olduğu da kanıtlanmış durumdadır.
Giderek artan depresyon tehdidine karşılık hükümetler maalesef henüz yeterince önlem almamaktadır. Bütün dünyada sağlık bütçelerinin ortalamada sadece %3’ü ruh sağlığına ayrılırken, bu oran az gelişmiş ülkelerde %1’e kadar düşmektedir. WHO Başkanı Margaret Chan, on yılda %18 artan depresyon oranının ülkelerin bu konuya daha fazla önem vermesi için bir uyarı niteliğinde olduğunu savunuyor.
Ülkelerin depresyona karşı yeterince mücadele etmemesi ekonomik anlamda da zarar vermektedir. WHO’nun 36 ülkeyi kapsayan çalışmasında, önümüzdeki 15 yıl boyunca depresyondaki kişilerin çalışamamaları nedeniyle oluşacak ekonomik kayıpların yılda 1 trilyon dolara ulaşacağı sonucuna varılmıştır. Diğer yandan, anksiyete ve depresyonla mücadelede fazladan harcanacak olan her 1 dolar karşılığında bu kayıp 4 dolar azalmaktadır.
WHO, özellikle hafif derecedeki depresyonla mücadelede öncelikle çeşitli psikoterapi yöntemlerini önermektedir. Buna karşılık orta ve ileri düzey depresyon vakalarında ise psikoterapiyle birlikte antidepresan kullanımı tavsiye edilmektedir.
“Haydi konuşalım” sloganı ise burada devreye girerek, depresyon ve diğer ruh sağlığı hastalarının, önyargılarla karşılanma ve damgalanma endişesiyle yardım almaktan çekinmemesi gereğini vurgulamaktadır. Son verilere göre gelişmiş ülkelerde bile depresyondan muzdarip kişilerin yarıya yakın kısmı tedavi görmemektedir. Biz de daha önce aile, arkadaş ya da iş çevreleri tarafından yargılanma/damgalanma korkusunun bireylerin psikolojik yardım almasına engel olan başlıca etkenler arasında olduğunu paylaşmıştık.
Ülkemize bakıldığı zaman ise son yıllarda antidepresan kullanan kişi sayısının 12 milyona, yıllık antidepresan kullanımının ise 45milyon kutuya yaklaştığını görmekteyiz. Her 100 bin kişiye sadece 4,3 psikiyatri uzmanının düştüğü ve sadece 3,5 milyon teşhis konmuş depresyon hastası olan Türkiye’de bu derece artan antidepresan kullanımının kontrollü olduğunu düşünmek pek mümkün görünmemektedir. Bu nedenle biz de WHO’nun sloganına daha fazla önem vermeliyiz.
Sadece depresyon ve diğer ruhsal rahatsızlıklardan muzdarip kişilere değil herkese seslenmek istiyoruz. Ruhsal sorunlar, fiziksel hastalıklar kadar normal ve utanılmaması gereken sorunlardır. WHO, depresyondaki bir kişinin güvendiği birisiyle konuşmasının tedavi ve iyileşme sürecinin ilk adımı olduğunu vurgulamaktadır. Çevrenizde depresyon belirtileri gösteren kişilerle dertleşerek ona sandığınızdan daha fazla yardımcı olabilirsiniz.
O zaman “Haydi konuşalım…”
http://www.who.int/topics/depression/en/
http://www.who.int/mediacentre/news/releases/2017/world-health-day/en/
http://apps.who.int/iris/bitstream/10665/254610/1/WHO-MSD-MER-2017.2-eng.pdf?ua=1
http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs369/en/